TESADÜFÜN İĞNE DELİĞİ!



     Ortaokul-Lise  yıllarımda, 8-9 yıl kadar Teşvikiye'de oturduk.


O yıllarda mahalleden tanıdığım, sokak arasında iki yüksek bina arasında sıkışıp kalmış,
2 katlı ufak bir evde Annesi ile birlikte yaşayan Fikret vardı. 50-55 yaş civarındaydı.


Hayli uzunca boylu, bir o kadar da cılız, ince yüzlü, bir deri bir kemik denilebilecek yapıdaydı Fikret!
Halk arasında "Safça" olarak tabir edilen ve zihinsel problemleri olduğunu anlamak için doktor olmanıza gerek olmayan tiplerdendi.
Ellerini önde bağlayarak beli eğik bir şekilde yürür, kafasını sallayarak kendi kendine mırıldanırdı. Yüzü sürekli gülerdi.
O kadar yıl boyunca, bir kere bile Fikretin suratının gülmediği bir an'a rastlamadım.

Hakkında bildiğim, evvelden devlet memuriyetinde çalıştığı sonradan malülen emekli edildiği şeklinde, rivayet mi, dedikodu mu  yoksa gerçek mi olduğunu çözemediğim, kulaktan dolma bir bilgiydi.

Herkes ile muhabbeti vardı Fikretin.
Bakkal Nizamettin bir gazoz vererek, Fikreti dükkanın önünde tutar konuştururdu..

-67 Neresi Fikret?

-Zonguldak, Zonguldak, 67, 67, Zonguldak..!

Takılırdı Fikret konuşurken,
arka arkaya tekrarlardı sözlerini..

Bir başkası,

-35 neresi?
- 35 İzmir , 35 İzmir, İzmir, İzmir,

Bir diğeri,

-Ya 42?

- 54 ?

- Kütahya kaç plaka?

sorarlardı.

Bütün il trafik plakalarını bilirdi Fikret.
Ayrıca hangi otobüs nereye gider? Bilirdi hep.

-559 C?
-Taksim - Hisarüstü.... hisar.. hisar..... .....

-30A?
-Beşiktaş - Mecidiyeköy......mecidiyeköy ..... .......

Soru sorarak kendisiyle eğlenenlere  tüm cevapları verirdi Fikret.
80 li yıllar... Sosyal Hizmetler gibi kurumlar henüz bu günkü anlayışta değiller ki; Devlet alıp Fikreti himaye etsin!, İnsan görünümlülerin elinden-dilinden kurtarsın..!
O, kendi bildiğince dolanırdı sokaklarda! Kimseye zarar vermeden, kediye köpeğe bile kışt demeden.

murat istanbul efendisi ephendy
Hüsrev Gerede Caddesi (Teşvikiye)


Benimle de muhabbeti vardı.
Yalnız bir farkla! Her rastladığımızda soruları o sorardı. Ben değil!.

-Okula gidiyor musun? okula okula ... ... ... .. ..?
-Gidiyorum.

-Cem'i tanıyor musun? Cem'i Cem'i Cem'i. .... ... o da okula gidiyor.... .... ... o da. ..... .....

Cem diye bir tanıdığım yok aslında o yıllarda!

Ama Fikret sevinsin, gönlü olsun diye;
tanıyorum iyi arkadaşımdır derdim.

O mahallede oturduğumuz süre boyunca her rastlaştığımızda bana okula gidip gitmediğimi ve Cem'i tanıyıp tanımadığımı sordu..

Bense, her seferinde aynı cevabı verdim :

Tanırım tabii iyi arkadaşımdır !

1992'de Teşvikiyeden başka bir semte taşındık.



Velhasıl kelam,

Üniversite yıllarımda, sıklıkla takıldığım okul kantininde, Cem isminde bir arkadaş ile tanıştım..
İyi bir dostluğumuz oldu o vakitler.
Gerçi Cem ile sonradan koptuk. Şimdi nerede ne yapar hiç bilmiyorum..

YILLAR SONRAAAA.....

Eski Mahalleden taşındığımızın üzerinden yaklaşık 15 yıl kadar geçmişti. Çok sık olmasa da;
arada bir anıları hatırlamak, eski arkadaşlarım ile bağları koparmamak ve mahallemi tekrar görmek için eski sokağımıza giderdim.


Yine o gidişlerimden birinde!

Yıllar sonra Fikreti tekrar gördüm, hala aynı havada! Ancak yaşlanmış. Yürümekte zorlanıyor!.
Üniversiteden arkadaşım Cem koluna girmiş,  ona destek oluyor.
Çok şaşırdım tabii!

Selamlaşma faslından sonra öğrendim ki;

Meğer Fikret ile Üniversiteden arkadaşım Cem

"amca-yeğen" imiş.

Cem o gün amcasını ziyarete gelmiş!.

Aklıma yıllaaarrr evvel Fikretin her defasında sorduğu Cem'i tanıyor musun? soruları geldi..

Ne ilginç bir tesadüf ki tanımadığım halde sırf  Fikret sevinsin diye; "tanıyorum" dediğim bir insanla, hiç alakasız bir zamanda,  alakasız bir ortamda tanışmak ve yıllar sonra ikisine bir arada rastlamak, birde akraba olduklarını öğrenmek!..

Kim bilir belkide Allah , gariban ve masum bir insana karşı, ben kulunu yalancı çıkartmamak için böyle bir tesadüf silsilesini denk getirdi.. En doğrusunu Allah bilir.



Fikret  bak?!  >>>>   sana karşı yalancı çıkmadım.. Cem'i gerçekten tanıyorum.



Birde tesadüf üzerine kendimden okkalı bir söz sallayayım:
Yeğen! Tesadüf dediğin arada sırada sana konuk olan bir misafirdir,  ikramda kusur etmeyesin ki seni bolca ziyaret etsin..                           
bi halta benzemedi!..

Ama bunu Victor Hugo söyleseydi şimdiye kadar sosyal medyada

3.525.145.658 defa paylaşılmıştı.

ben söyleyince anca bu sayfada kalır....

**EDİT: Yazıma eklemeyi unuttuğum bir bölümü buradan paylaşayım.
Fikret'in durumu ile ilgili bilgiyi Cem'den aldım
"Memuriyetten emeklilik" mahalle efsanesiymiş!
Çocukken geçirdiği bir hastalık nedeni ile o haldeymiş Fikret.

istanbul efendisi
TESADÜFÜN İĞNE DELİĞİ! TESADÜFÜN İĞNE DELİĞİ! Reviewed by Ephendy on 6/23/2017 Rating: 5

Birileri 4 yorum ve bir o kadarda bıdı bıdı yapmış!

  1. Harika anlatmışsınız ve gerçekten fikreti üzmemek için tanıyorum cem'i demeniz ve ileride cem ile rasgele tanışmanız ne güzel bir tesadüf. :) Anlatımınıza hayran kaldım. Sayfama yorum yaptığınız için teşekkür ederim bu yazınızı okuyamazdım yoksa.
    İyi çalışmalar dilerim.
    Fakir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Bende sizin Blog sayfalarınızı keyif ile takip ediyorum. Yer imlerimde eklisiniz. Başarılar diliyorum.

      Sil
  2. Ay ben de blogunuzu geç gördüm ne güzel yazıyorsunuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim SevKoz, kendimi birşey zannedecem şimdi.. değerli yorumunuz için tekrar teşekkürler..

      Sil

1. Lütfen sadece yazı hakkında yorum yazınız.
2. Küfür / Argo / Hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.
3. İçeriğinde e mail adresi ve URL bağlantısı barındıran yorumlar yayınlanmayacaktır.
4. O sebeple yorumlarda site adresi paylaşmamanız rica olunur.
5. Diğer sorularınız için yorum kısmı'na yazmak yerine iletişim sayfasını kullanabilirsiniz.

istanbul efendisi
Blogger tarafından desteklenmektedir.
çizgi roket
youtube kanal abonelik ikonu